BİRİNCİ ADIM; AMAÇ EDİNMEK

ozel ders rehberlik

Birçok veli, çocuğunun çalışırsa aslında yapabilecek potansiyeli olduğunu, fakat okulu ve dersleri hiç umursamadığı ve bu doğrultudaki rahat tavırları dolayısı ile başarısız olduğundan dert yanmaktadır. Öyle ki, sınavda sıkılıp erken çıkma, okulu asma, ödev yapmama ve doğru defter tutmama bu tavırların en temel göstergelerinden biridir. Öğrencinin bütün bu tavırlarının birçok sebebi olabilir. Fakat hepsine neden olan en temel neden “öğrencinin bir amacının olmamasıdır.” Bir amaca sahip olmak, bir olayı gerçekleştirmenin en temel koşuludur. Öğrenci gerçekten isteyecek ki, başarabilsin. Diğer türlü, veli ve öğretmen zorlamasıyla istenilen seviyenin çok altında bir performans gösterir.

 

Aslında birçok öğrenci pek de bilinçli olmayan amaçlara sahiptir. Sınıfı geçmek, 5 almak, ilk 10’a girmek, sevdiği arkadaşının sınıfına yükselmek gibi. Bu amaçların hiçbirinin “gerçekten öğrenme isteğiyle” alakalı olmamasına karşın, öğrencinin motivasyonunu arttırabilir ve başarılı olmasını sağlayabilir. Bu tür amaçlar, “öğrenmek istemek” amacından biraz uzak gibi görünse de, öğrencinin kendisine kısa vadeli amaçlar koymasını sağlar. Önemli olan; bir amaç edinme, bu amaca yönelebilme ve uygulayabilme yetisinin kazanılabilmesidir.

Bazı durumlarda, öğrenciler ailelerine göre çok saçma amaçlara yönelebilirler. Örneğin, çok iyi eğitimli bir ailenin çocuğu; “ben okumayacağım, simitçi olacağım” diyebilir. Bu tür durumlarda, ergenin yaşından dolayı bir otoriteye karşı gelme ve istediği amaca yönelme içgüdüsü göz önüne alınmalıdır. Ergen, otoritenin istemediği bir kimliğe bürünerek hem otoriteye karşı gelme, hem de bir amaca yönelme davranışıyla iki ihtiyacını aynı anda karşılamayı seçebilir. Bu noktada belirli rollere soyunan ergenin durumu endişeyle karşılanmamalıdır. Seçilen amaçlar kalıcı olacak demek değildir, bunlar gerçekçi olmayan saçma sapan, imkânsız amaçlar olabilir; ama ergenin amaç edinme sürecini besleyecek girişimlerdir. Bu tür girişimlerin endişeyle karşılanmaması, gelecekte amaç edinmesi için ön çalışma olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Fakat asıl önemli ve tehlikeli olan, çocuğun hiçbir şeyi amaç edinmemesidir. Çocuğu sınıfını geçememek, iyi not alamamak veya sınavları başarıyla verememek hiçbir şekilde ilgilendirmiyorsa, hiçbir şeyi umursamıyor ve ders çalışmamak için ebeveynleri ile savaş içerisine giriyorsa, bu durumda bir şeyler yapılması gerekmektedir. Fakat bilinmelidir ki, düşünce ve tavırları değiştirmek, uzun vadeli ve zahmetli bir iştir. Çocuğa sert davranmak veya ciddi kısıtlamalara gidilmek, psikolojik olarak hassas oldukları evrede ciddi ve kalıcı sorunlara sebep olabilir. Bu yüzden, öğretmenler ve rehberlik ile iş birliği içerisinde bulunulmalıdır.
Öğrencilerin amaçsız olmalarının en önemli nedenlerinden biri kaygılarının olmamasıdır. Bunun da en temel etkeni anne ve babanın tavırlarıdır. Veli olarak çocuğun bütün isteklerini yerine getirmek, hatalarının sorumluluğunu üstlenmesindense, onları sürekli örtbas etmek, çocuğu sıkıntıya girmesin, yorulmasın veya sıkılmasın diye yapabileceği sorumluluklardan uzak tutmak çocuğu kaygısızlaştırmaktadır. Onun için çalışmanın ve kendini yormanın artık önemi yoktur. Nasıl olsa babası onu özel okulda okutacak, sonra özel üniversite ve sonra da tanıdık bir şirkette işe sokacak ya da kendi işini devam ettirmesi için bütün varlığını önüne serecektir. Öğrenmek için zahmet vermesi, çalışıp başarması için hiçbir sebep yoktur. Bu durumda çocuk, hayatta karşılaşabileceği sorunlara karşı dayanıksız ve tecrübesiz yetişir. Bu da beraberinde ileriki yaşlarda ciddi psikolojik sorunlara yol açabilir. Günümüzde maddi olarak yeterli ama psikolojik olarak kendini yetersiz ve mutsuz hisseden birçok yetişkin psikologların kapısını bu nedenle çalmaktadır.
Öğrencilerin amaçsız olmasındaki diğer bir etmen de “öğrencinin pes etmesidir.” Yavaş öğrenme veya temel eksikliği gibi nedenlerden dolayı geri kalan öğrenci, diğer arkadaşlarına yetişemeyince büyük bir özgüven eksikliği içerisine girebilir ve okumaktan vazgeçecek kadar geri çekilebilir. Bu durumda öğrencinin özel ilgiye ihtiyacı vardır. Öğrenci derslerini anladığını ve gelişme gösterdiğini gördüğü an, motivasyonunu tekrar kazanacak ve tekrar yeni ve anlamlı amaçlar edinmeye başlayacaktır.
Unutulmamalıdır ki öğrenme; zahmet verici bir eylemdir. Çünkü düşünmeden öğrenme olmaz ve düşünmek; zaman alıcı ve yorucu bir iştir. Bireyin bunu başarabilmesi için belirli bir motivasyonunun olması gerekir. Yani öğrenme isteğe bağlı ve bir amaca yönelik olmalıdır.  Amaçsız öğrenme olmaz. Amaçlı çalışma aynı zamanda öğrenmeye karşı bireyde istek uyandırır.

KAYNAKLAR:

Ø      David Perkins & Gavriel Salomon, 1988.  "Teaching for Transfer," Educational Leadership 46, 22-32.

Ø      Craig Rusbult, Ph.D.,  Aesop's Activities: Effective Teaching Strategies for Goal-Directed Education

Ø      Daniel T. Willingham, Why don’t students like school? Because the mind is not designed for thinking

Ø      Baltaş, Acar. Üstün Başarı. Remzi Kitabevi. İstanbul, 1993

Dolunay ÖNAL

Tel: 0555 640 4511

özel ders facebook özel ders twitter